
GİRİŞ
Sene 1884, İsveç Bilim Akademisi,
Svante Arrhenius adında genç bir üniversite öğrencisi doktora jürisi önündedir. Tez konusu “kimyasal reaksiyonun gerçekleştiği sıcaklık ile reaksiyonun gerçekleşme süresi veya hızı arasındaki logaritmik bir ilişki olduğu”. Eminim, siz de benim gibi bunun ne anlama geldiğini anlayamadınız, jüri üyeleri de kavrayamamış olmalı ki teze en düşük geçerli notu verirler. Çok değil sedece 19 sene sonra aynı ülkenin Bilimler Akademisi o tezi oluşturan çalışması nedeniyle Arrhenius’a Nobel Ödülünü verir.
Rehavete kapılmaz Arrhenius ve önemi yıllar sonra anlaşılacak bir ilke imza atar; “atmosferdeki karbondioksit miktarı ikiye katlarsa hava sıcaklığında 5 ya da 6 derecelik bir artış olabilir”. Dahi kimyacı, bu öngörüsünde ikiye katlaması süresinin üç bin yıl süreceği gibi bir hata yapar. Bugün en güçlü bilgisayarlar bile ikiye katlamanın Arrhenius’un söylediği oranı gösteriyor, tek farkla bu olayın üç bin yıl değil içinde bulunduğumuz yüzyılda olacağı. Bugün sera etkisi dediğimiz olaya Arrhenius “sıcak ev” adını veriyor. 1850’li yıllarda atmosferde milyonda 280 olan karbondioksit miktarının günümüzde 420’ye yükselmesi evin ısındığının en belirgin göstergesi.
Bugün olayın ciddiyetini anlamayanların başında “Ben insan kaynaklı iklim değişikliğine inanmıyorum, bazı günler hava ısınır, bazı günler hava soğur, buna hava durumu denir” diyen ve Paris İklim Sözleşmesinden ülkesini çeken Donald Trump var.
Tekrar konumuza dönecek olursak; karbondioksit fotosentezin ham maddesidir, bunu atmosferden çekip kullanan yalnız kara bitkileri değil, deniz ve göllerin ilk yüz metresinde yoğunlaşmış fitoplankton dediğimiz mikroskobik canlılardır. ABD Deniz Bilimleri Enstitüsü, fitoplanktonların ne kadar karbondioksiti fotosentez yoluyla atmosferden çektiklerini araştırılması konusunda Charles Keeling isimli genç bir yardımcı doçenti görevlendirir. Genç kimyacı, karbon dioksit ölçümleri için yakınında ağır sanayinin bulunmadığı Hawaii adasındaki Mauna Loa rasathanesinde ölçümlere 1958 senesinde başlar ve bu ölçümler günümüze dek sürer. Bu ölçümler sonucunda bilim insanları atmosferdeki karbondioksit artışının sanayiden kaynaklandığını kesinlikle ortaya koyarlar. Charles Keeling bu çalışmalarından dolayı 2002 yılında ABD Ulusal Bilim Madalyasına hak kazanır ve onur madalyası Beyaz Saray’da Başkan Bush tarafından takılır.
Çok merak ediyorum; bugün hayatta olmayan Charles Keeling’in onur madalyası “hata yapmışız rabbim affetsin” diye iklim değişikliği inkarcısı Trump tarafından geri alınabilir mi? Eminim Keeling bu günlere gökyüzünden gülerek bakıyordur.
İKLİM NEDİR?
İklim değişikliğini anlayabilmek için önce ‘’ iklim nedir ‘’ bunu anlamamız gerekiyor,
Uzun yıllar boyunca yapılan ölçümlerin ortalamalarına dayanarak hazırladığımız beklentilere iklim diyoruz.
Devamlı değiştiğini kabullendiğimiz olguya hava durumu, değişmediğini düşündüğümüze de iklim adını veriyoruz.
Holosen dediğimiz dönem bundan 18 bin sene önce başladı ve hala devam ettiğini kabul ediyoruz. Bu dönemin özelliği iklimin değişmemesiydi.
İklimi üç şey belirler; İlki Güneşten dünyaya gelen enerji miktarıdır, Dünya’nın Güneş’e olan uzaklığı.
İkinci ana faktör: yeryüzündeki kara ve denizlerin dağılımı ve bu yüzeyleri kaplayan nesnelerin rengidir.
Son ana faktör ise atmosferin yapısıdır. Atmosferdeki gazların oranı Dünyanın Güneşten gelen ışığın ne kadarını tutup ne kadarını uzaya saçacağını belirler.
Dünyanın üzerinde hiç atmosfer olmasa yüzey sıcaklığı -18 derece olacaktı, atmosferde ısının bir kısmının hapsedilmesi nedeniyle Dünyanın ortalama yüzey sıcaklığı +16 derecedir. Aradaki fark tamamen atmosferin varlığından kaynaklanmaktadır.
Paris İklim Sözleşmesi, 21.COP toplantısında 2015 tarihinde 197 ülke tarafından imzalandı ve 2016 tarihinde yürürlüğe girdi. Bu anlaşmaya göre küresel yüzey sıcaklık artışını 2 derece ile sınırlandırmak ve mümkünse 1.5 derecenin altında tutmaktır.
Atmosfer bilindiği gibi %78 azot %21 oksijen ve %1 diğer gazlardan oluşur. İşte ne oluyorsa bu %1 içindeki karbon dioksit, metan ve iki azot monoksit gazları yüzünden oluyor. Şöyle ki; Güneşten gelen ışınlar gezegenimize çarptıktan sonra kızılötesi ışınlar haline dönüşür ve yansır. Yansıyan ışık atmosferimizde çarptığında şöyle bir durum ortaya çıkar; iki atomlu gazlar (oksijen ve azot) ışığın uzaya saçılmasına müsaade eder ancak üç ve üzeri atomlu gazlara (karbondioksit, metan, iki azot monoksit) çarptığında ışık ne yapacağını bilemez, yarısı uzaya saçılırken diğer yarısı da dünyamıza döner ve gezegenimizi ısıtır.
Dünyanın atmosferinde ısıyı tutan gazlara ‘’ sera gazları ‘’ diyoruz.
Bu gazlar karbon dioksit, metan, iki azot monoksit ve ozon gazlardır.
Yanma dediğimiz olay, karbonun oksijenle birleşerek karbon dioksit oluşturmasıdır. Yani gemilerin hareket edebilmesi için fosil yakıtlar kullanılıyor ise yanma sonucu karbon dioksit ortaya çıkar.
ALTERNATİF GEMİ YAKITLARI
Gemilerin bir yılda atmosfere karbondioksit salımı 800 milyon tondur. Şimdi asıl konumuza geliyoruz, Avrupa Birliği 2050 yılına kadar well to wake sera gazları yoğunluğunu %80 azaltılması konusunda bu sene başından itibaren uygulanmak üzere limanlarına gelen 5000 gros ton üzeri tüm gemilere FuelEU Maritime adı altında bir uygulama getirmiştir.
Şu anlama geliyor; 2020 yılındaki well to wake karbon emisyon yoğunluğu 91.16 gr CO2 per mega joule eşdeğeri esas alınarak 2025/2029 %2, 2030/2034 %6. 2035/2040 %14,5, 2040/2045 %31, 2045/2049 %62 ve 2050 senesinde %80 azaltacaklardır.
Şimdilik Avrupa Birliğinin aldığı bu kararın bir benzerini ya da daha ağırlaştırılmış şartlarda IMO bu yıl içinde alacak ve muhtemelen 2026 senesinden itibaren uygulamaya koyacaktır. Bu şu demek; artık dünya denizlerinde IMO’nun belirleyeceği oranın dışında sera gazı emisyonuna çok ciddi cezalar getirilecektir.
Bunun farkındalığı içinde olan dünya armatörleri cezayı asgariye indirecek çözüm arayışına girmişler, yeşil yakıtlara (hidrojen, methanol ve amonyak başta olmak üzere) yönelmişler ancak bu yakıtların teminde zorluğu ve pahalılığı nedeniyle sıvılaştırılmış doğal gaz (LNG) bugün için tercih nedeni olmuştur.
Yararlanılan Kaynaklar:
- Sargun Tont – İklim Değişikliği
- Levent Kurnaz – Son Buzul Erimeden
- Drewry Shipping Consultants – Alternatif Gemi Yakıtları Verileri ve Tabloları
Yorumlar ( 0 )