Üzerinde Haciz Bulunan Gemilerin 3. Kişiye Satışı

Üzerinde Haciz Bulunan Gemilerin 3. Kişiye Satışı

Konuk Yazarımız Sayın Avukat Ahmet Enes Durmaz yazdı:

Üzerinde Haciz Bulunan Gemilerin 3. Kişiye Satışı

Gemi satışları hakkında her ne kadar ulusal/uluslararası mevzuat ve uygulamalarda günümüz itibariyle yerleşmiş bir düzen bulunsa da üzerinde haciz bulunan bir geminin 3. Kişilere karşı satışı konusunda öngörü oldukça az olduğu görülmektedir. Bu yazımızda üzerinde haciz bulunan bir geminin, 3. Kişilere satışının yasal olup olmadığı, hangi nitelikle yapıldığı ve ilgili konuları incelenecektir.

Gemilerin satışından önce araç ve uçak satışları hakkında bilgi verilerek bunların gemi satışlarına etkisinin incelenerek birbirlerine etkisi belirtilecektir. Otomobil, uçak ve gemi gibi taşıtlar menkul nitelikte olup taşınır mal statüsüne haizdir. Lakin her birinin satışı için yasal düzenlemeler farklılık göstermektedir.

2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu m.20/2-d “…Noterler tarafından yapılmayan her çeşit satış ve devirler geçersizdir.” şeklinde düzenlenmiştir. 2920 sayılı Türk Sivil Havacılık Kanunu m.66 ise “Hava aracının tamamı veya bir payının üzerinde mülkiyet ve diğer ayni hakların tesisi, devri ve temlik için yazılı sözleşme yapılması lazım ve kafidir…” şeklinde düzenlenmiştir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu m.1001 ise “Gemi siciline kayıtlı olan bir geminin devri için, malik ile iktisap edenin, mülkiyetinin iktisap edene devri hususunda anlaşmaları ve geminin zilyetliğinin geçirilmesi şarttır. Mülkiyetin devrine ilişkin anlaşmanın yazılı şekilde yapılması ve imzaların noterce onaylı olması gerekir. Bu anlaşma gemi sicil müdürlüğünde de yapılabilir.” şeklinde düzenlendiği görülmektedir.

Görüleceği üzere gemilerin hukuki nitelendirmesi, tıpkı otomobil ve uçaklar gibi taşınır mal olarak yapılacaktır. O halde TMK m.763 “Taşınır mülkiyetinin nakli için zilyetliğin devri gerekir.” uyarınca mülkiyetin geçişi için zilyetliğin el değiştirmesi yetecektir.

Burada 3. Kişilere hacizli bir geminin satışının mümkünatının değerlendirilmesi için bir ara parantez yaparak sicil kayıtlarının niteliklerinin incelenmesi gerekecektir. Keza sicil kayıtları ve noter işlemlerinin mülkiyete etkisi belirlendikten sonra hacizli gemi satışlarının mümkünatı daha kolay anlaşılacaktır.

Tesciller yaratıcı veya açıklayıcı olarak karşımıza çıkmaktadır. Yaratıcı tescil; araç satışında özel bir düzenleme ile hukuki işlemin geçerliliğini kendisine bağlayan niteliktedir. Açıklayıcı tescil ise; taraflar arası geçerli bir hukuki işlemin, dış dünyaya (3.kişilere) karşı duyurularak hukuki etki ortaya çıkarmasıdır. Keza otomobil, uçak ve gemilerin sicil kayıtlarının nitelikleri de bu kapsama girmektedir.

Noter işlemlerinin önemi ise, belirli hukuki işlemlerin noter huzurunda yapılma zorunluluğunda karşımıza çıkmaktadır. Yukarıda belirtildiği üzere otomobillerin mülkiyet devri için noter huzurunda satış ve devri aranmakta, gemilerin devri için yazılı anlaşma ve imzaların noterce onaylı olması gerekmektedir. Lakin uçak satışları ve devri için ise yazılı olması yeterlidir. 

Yukarıda belirtilen tüm bu hususların, hacizli taşıtların bir başka kişiye satışı için önemli bir rol oynamaktadır. Keza otomobil satışlarından ziyade uçak ve gemilerin bu şartlar dahilinde satışı ile ilgili açık bir düzenleme bulunmamaktadır. Bu konu ile ilgili Danıştay’ın sadece otomobil satışları ile ilgili içtihatları ile karşılaşılmaktadır.

''…davacının aracı noter satış sözleşmesi ile satın aldıktan sonra 2004 sayılı Kanun kapsamında eski malikin borçları nedeniyle haciz şerhlerinin işlendiği, idarece araç üzerinde halihazırda bulunan haciz şerhleri nedeniyle aracın davacı adına tescilinin yapılmadığı görülmektedir. Hacizli bir aracın satışının yasaklanmadığı, ancak haciz koyduran alacaklıların korunması amacıyla aracın hacizli olarak satılabileceği ve buna bağlı olarak haciz şerhleriyle birlikte tescil edilebileceği, dava konusu olayda da davacının aracı aldığı tarihten sonra araç üzerine eski malik adına işlenen haciz şerhlerinin tescile engel olmayacağı, davacının tescili talep ettiği tarih itibariyle araç üzerindeki hacizlerle birlikte trafik tescil kaydının yapılması gerektiği sonucuna ulaşılmıştır”

Danıştay 15. İdari Dava Dairesi’nin 2014/4169 E. 2018/195 K.

''...hacizli bir aracın satışının yasaklanmadığı, ancak haciz koyduran alacaklıların korunması amacıyla aracın hacizli olarak satılabileceği ve buna bağlı olarak haciz şerhleriyle birlikte tescil edilebileceği, dava konusu olayda da davacının aracı aldığı tarihten sonra araç üzerine eski malik adına işlenen haciz şerhlerinin tescile engel olmayacağı, davacının tescili talep ettiği tarih itibariyle araç üzerindeki hacizlerle birlikte trafik tescil kaydının yapılması gerektiği sonucuna ulaşılmıştır.

Ayrıca araç adına hacizli olarak tescil edilecek davacının, söz konusu araç üzerindeki hacizlerin kaldırılmasına ilişkin taleplerini adli yargı merciilerinde ileri sürebileceği de açıktır...''

Danıştay 15. İdari Dava Dairesi 9.02.2016 T. 2013/1933 E. 2016/756 K.

            Yukarıda verilen kararların konusunu otomobiller oluşturmaktadır. Lakin ilk başta bahsetmiş olduğumuz düzenlemeler ve mal nitelikleri göz önünde bulundurulmalıdır. Gemilerde, otomobiller gibi taşınır mal niteliğine haiz olup, üzerinde haciz bulunan gemilerin bir başka kişiye devri haciz kaydı ile birlikte kayıtsız bir geminin satışı gibi yapılabilecektir.

Türkiye Cumhuriyeti mevzuatı Deniz Hukuku açısından gelişime oldukça açık olduğu bilinmektedir. Türkiye Cumhuriyeti’nin üç tarafı denizlerle çevrili bir yarımada niteliği göz önünde bulundurulduğunda gerek kamu ve gerek özel hukuk ilişkilerinin mevzuat eksikliği veya sorumluluk endişesi ile sekteye uğramaması elzemdir. Buna göre eksiklik bulunan hususlarda, deniz araçlarının niteliklerinin iyi bilinmesi ve gerekli prosedürün buna göre belirlenmesi gerekmektedir.

Yorumlar ( 1 )

  • Hakan Durmaz

    Bu tip makale ve bilgilerin bünyenizde yer almasının ayrıca takdir edilesi bir durum olduğunu belirtmek isterim. Yazan ve yayınlayanların eline sağlık.

    30.05.2023 00:03

Yorum Gönder