Babil efsanesine göre insanlar Yaratıcı’ya ulaşma amacıyla, Babil Kulesini inşa ederken uyum içerisinde çalışmaktaydı. Öyle ki, Mezopotamya (Babil) bölgesinde tek lisan konuşulmaktadır. Haliyle, iş birliği ve iletişim en üst seviyededir. Efsaneye göre bir lanet ile insanların dilleri değişir ve iletişim bozulur. Bu nedenle, insanlar birlikte çalışamaz hale gelir ve kule inşaatı durur.
Babil Kulesi’nin yıkılışı, tarihte anlatılan birçok hikâyeye ilham verirken, ana fikri; İnsanların cezalandırılması ve dillerinin karışarak uyum içindeki çalışmanın bozulmasıdır. Kimi tarihçiler bu efsaneyi günümüze uyarladığında, küreselleşmenin çöküşü olarak da değerlendirilmektedir. Kanımca ufak bir bakış hatası içindeler. Aslında küreselleşme çökmüyor, kabuk değiştiriyor.
Hikayemize başlayalım…
1980'lerde konteyner taşımacılığı, küreselleşmenin yapı taşı olarak anılmaya başlanmıştı. Gayet makuldü. Konteyner sayesinde tedarik odaklılıktan, talep odaklı hale dönülmüştü. Konteynerleşme ile taşınacak yük miktarı ve sefer sıklığı artmış ancak, paket büyüklükleri küçülmüştü. Doğal olarak müşterinin talebi -en yüksek dağıtım hızı ve dağıtım güvenilirliğinin en düşük maliyette olması şeklinde- revize olmuştu.
Konteyner taşımacılığı artıkça, yıllar geçtikçe gördük ki; aslında konteyner taşımacılığı, herhangi bir ürünün seyahatinden çok daha derin bir denklemmiş. Bunu kısa yoldan anlatabilmek için Ekonomist David Friedman'ın gözleminden bir örnek vereceğim. ABD için araba üretmenin iki yolu vardır. Arabaları Detroit'te üretebilir ya da Iowa'da geliştirebilir. Şöyle ki, arabaları Iowa'da geliştirmek, buğdayı Toyota'ya dönüştüren özel bir teknoloji gerektirir. Iowa’daki buğdayı gemilere yükler, Pasifik Okyanusuna gönderir. Kısa bir süre içerisinde gemiler, üzerlerinde Toyota'larla geri dönerler.
Pasifik'te buğdayı Toyota'ya dönüştürmek için kullanılan teknolojiye "Japon" diyebiliriz. Bu halde, Detroit'teki araba işçileri ile Iowa'daki çiftçiler direk rekabet içindedir. Gün gelir de Japon arabalarındaki ithalat sınırlandırılırsa, bu adım araba işçilerine yardım edecektir ama çiftçileri de yaralayacaktır. Kısacası konteyner ticareti daha dinamik hale getirirken, ülkelerin ötesinde şehirler arasında dahi rekabeti artırmıştır.
Ticaret bu şekilde ilerlerken, yaşanan Pandemi sayesinde talep odaklı sistemin yaratabileceği hasar tecrübe edildi. Hem de epey sert biçimde. Aslına bakarsak, Pandemi'nin öğretilerinden birisi de ekonomilerde elastikiyet eksikliği olduğudur. Gördük ki "Just-in-time inventory system" yani malzemenin tam zamanında teminine dayalı stok felsefesi sistematik problem olmadığı sürece iyi işliyormuş.
Kısa bir hatırlatma yapalım; bu felsefe, malzemelerin taşıma mesafelerini azaltarak stok oluşmasını önlemeyi hedeflemektedir. Yani A ürününü üretmek için B ürününe, bunu da üretmek için C ürününe ihtiyaç var ise küçük bir tedarik sıkışıklığının büyük sonuçları olabiliyor. Bir üründe yaşanan büyük bir sorun, herhangi bir ekonomi için küçük bir problem olmalıdır. Ama öyle değilmiş! Pandemi JIT felsefesini derinden yaraladı. Rekabet yaratarak fiyatlarda düşüş yaratması beklenen felsefe bir anda kıtlık sebebi olup fiyatları tırmandırdı. Fiyatlar toplu şekilde yükselmeye başlayınca da enflasyon arttı.
Şu sıralar görüyoruz ki, konteyner küreselleşmenin yapı taşı değilmiş.
Konteyner taşımacılığı son sürat devam ediyor, ona olan ihtiyaç Pandemi döneminde sınandı. Ama "küreselleşmenin yapı taşı" kavramını biraz abartmışız. Neden mi? Konteyner taşımacılığı bir ihtiyaç olarak dünya ticaretindeki rolünü koruyor, ama yarattığı felsefe yara aldı. Diğer taraftan ise elle tutamadığımız ürünler; hizmet, tecrübe, yetenek vb. unsurların ön plana çıktığını görüyoruz. Şu sıralar ülkeler arası, şirketler arası bağların bir bölümü bu elle tutamadığımız değerler üzerinden kuruluyor, bunlar süratle yer değiştiriyor. 2010-2019 yılları arasında, uluslararası ticaret içindeki hizmet, fikri mülkiyet ve eğitimin payı gittikçe yükselmektedir. Hatta mal ticaretine kıyasla iki kat arttığı söylenebilir.
Büyük fotoğrafa baktığımızda; Rusya Ukrayna savaşına rağmen, küresel bağların devam ettiği görülüyor. Ama 1900'lerin sonundaki gibi mal ticaretinden ziyade bilgi-beceri gibi unsurlar öne çıkmaya başladı. İnovasyonlar krizleri takip eder. 1970'lerdeki yokluk, daha fazla ürünün daha süratli seyahat etmesini sağlayan konteyner sürecini doğurdu. Kimileri Pandemi ertesinde Babil'in çöküşünün başlangıcı gibi küreselleşmenin de sonu başlayacak diyordu.
Görünen o ki, küreselleşme kaldığı yerden devam edecek, konteyner taşımacılığı da yoluna devam edecek ama yola yeni katılanlar da var. Küreselleşmenin ilk yıllarındaki yoğun mal ticaretinin kabuğunu kırarak değişim gösterdiğini görüyoruz.
Burada yer alan bilgi, yorum ve tavsiyeler yatırım danışmanlığı kapsamında değildir.
Yorumlar ( 0 )