Geçtiğimiz haftalarda Brezilya, Rusya, Hindistan, Çin ve Güney Afrika’dan oluşan BRICS ülkelerinin kendi aralarındaki ticarette yerel paralarını kullanması gündeme geldi. Aynı sıralarda Suudi Arabistan ve İran’ın da birliğe katılması konuşuldu. Büyüyecek grubun adı bile konmuş; “BRICS+”. Dolar için önemli bir tehdit!
BRICS'in yerel paraları ile ticaret yapmalarının konteyner navlun endeksi üzerindeki etkisini değerlendirmeye başlamadan evvel, bu adımın küresel açıdan ne anlama geldiğinden bahsetmek istiyorum.
Küresel para biriminin yakın tarihine göz atalım;
Dolardan evvelki global para birimi sterlindi. Sterlin global para olma lüksünü kaybettikten sonra dolar altına konvertibl tek para olmuştu. Tüm ekonomiler yerel paralarını dolar karşısında değerlemeye başladı. Şöyle ki, günümüzde de TL'nin önce dolar karşısındaki değeri belirlenir daha sonra bu değer Avro/Dolar çaprazı ile çarpılarak TL'nin Avro'ya karşı değeri hesaplanır.
Hal böyle olunca Merkez Bankaları rezerv olarak altına ek olarak dolar da tutmaya başladı. Çünkü ikisi de aynı anlama geliyordu, hatta dolar alışveriş açısından daha da kullanışlıydı. Petrol fiyatının da dolar olarak belirlenmesi doları daha da kuvvetlendirdi. Her şey tıkırında giderken, Vietnam Savaşında ekonomisi sıkıntıya giren ABD, doların altın karşılığında basılmasından vazgeçti. Haliyle tüm dünya paraları bir anda altına endeksli olan tutarlarını kaybetti. Karşılıksız kaldılar. Sadece üzerindeki yazılı değere düştü. “Fiat para” olarak adlandırılan mesele de budur. Kâğıt paranın arkasındaki tek güvence -ülkelerin- Merkez Bankası oldu. Bu arada belirtmek isterim ki, doların altına olan konvertibl olduğu dönemde 1 ons altın, 35 dolardı. Şu sıralar ise 1 ons altın 1.900 doların üzerinde. Altına bağlılığından vazgeçilmesine rağmen ülkeler dolar saklamaya neden devam etti?
Emtia fiyatlarının dolar üzerinden belirlenmesi doların global para birimi olmasını destekledi. Özellikle petrol. Doların rezerv para olarak saklaması ve global para birimi olmaya devam etmesi ABD'ye tek taraflı bir kolaylık sağlıyor. Böylece ABD diğer ülkelerden farklı bir şekilde dış ticaretinde cari denge / cari açık gibi endişelerden uzak kalıyor. Çünkü tüm ticaret kendi parası ile yapılıyor, dolar tarafsız bir takas aracı haline geliyor. Bu da ABD'nin karşılıksız borçlanabilmesi yani bu ülkeye verilen bir kredi anlamına gelmektedir.
BRICS'in yerel para ile ticareti dolar için tehdit mi?
Elbette bir tehdittir. Fakat yegâne tehdit BRICS’in yerel para ile ticareti değil. ABD dünyanın en güçlü ekonomisi olma unvanını kaybederse doların gücü organik şekilde sorgulanacaktır. Kimleri böyle bir tehdidin ihtimal dışı olduğunu söylüyor, yukarıda bahsettiğimiz gibi 20. yüzyılın ilk yarısında küresel para birimi sterlin iken daha sonra İngiliz ekonomisindeki kan kaybı ile tahtını dolar’a devrettiğini hatırlatmak isterim.
Kimileri Mark, Yen ve Avro'nun ataklarını da anımsatabilir. Ancak bu para birimlerinin petrol alım / satımında kullanılması için atılan adımlar başarılı olamamıştı. Gerçi bu para birimlerinin hiçbiri hem enerji hem de sanayi tarafına hâkim değildi. Ayrıca birlik içinde de hareket edemediler. Bu açıdan bakıldığında BRICS+ şansı geçmiş örneklerine kıyasla yüksek olabilir. Doğal kaynaklar, sanayi ve teknoloji alanlarında baskın.
BRICS'in çıkarı ne?
Öncelikle BRICS niçin böyle bir adım atıyor? BRICS ya da BRICS+ ülkelerinin doların hükümdarlığı altında parasal politika belirlemeye çalışması kolay değil. Düşünsenize yatırım yaparak daha fazla ürün / emtia ihraç etmek istiyorsunuz, bir anda paranız değerleniyor ve ihracat politikanız çöpe gidiyor. Neden? Çünkü küresel para birimi olan doların anavatanındaki Merkez Bankası (FED) para politikasını değiştirmiş.
Özellikle Çin ve Hindistan yakınlaşması Asya'nın endüstriyel gücünü artırmaktadır. Bu halde dünya ticaret rotalarında değişim kaçınılmaz. Peki bir an için bu yakınlaşmanın hiç olmadığını varsayalım. Asya’nın bu derece güçlenmesi mümkün olabilir mi?
Sadece Çin sanayisi ile Asya’nın gücü çok sınırlı kalacaktır. Şimdi bir adım ileri gidelim. Bu sanayi evliliğinin, Suudi Arabistan, İran ve Rusya’nın enerji kaynakları ile beslendiğini düşünelim. Şüphesiz BRICS+ çok daha kuvvetli olacaktır. Bu birlikteliğin petrol satışını / alımını dolar dışındaki bir para birimi ile yapması mümkün değil mi? Elbette mümkün!
İyi de böyle bir durumdan deniz taşımacılığı nasıl etkilenir?
BRICS+, üye ülkelerin kendi aralarındaki ticareti genişletmesi anlamına geliyor. Bu adım ABD ile Çin arasındaki -zaten yüksek olan- politik tansiyonu daha da yükseltecektir. Taşımacılığın büyük bölümünün Çin ile ABD ve Avrupa arasında yapılıyor olması, bu gerilimin rotaları ve nihayetinde global ticareti değiştireceğini gösteriyor.
Halihazırda ABD'li şirketler Çin'dekilere alternatif fabrikalar arayışında. Erken kalkan çok yol alır misali, ithalatlarını farklı ülkelere yönlendirme konusunda süratli davrananlar daha çekici şartlar bulabilecek gibi. Gerçi şartlar ne olursa olsun, Çin'den daha maliyetli bir ithalat kompozisyonu ABD enflasyonunun tırmanması anlamına gelir. Yani ABD'nin eli de çok güçlü değil.
Çin'den kaçış senaryosu konteyner navlun endeksini düşürecektir;
Eğer ABD enflasyonu göze alırsa ve diğer ülkelerde BRICS'in sahip olduğu üretim kapasitesini karşılayabilirse, ya da karşılayabildiği ölçüde Çin'den çıkarsa konteyner navlun endeksi güneye gider. Sebebi basit; arz-talep dengesi. Bu değişim ilk aşamada ticari dengeyi, rotaları bozacaktır. Bu ülkelerin artan dış ticareti karşılayabilecek liman kapasitesine sahip olup/olmaması akla gelen ilk soru… Bozulan denge akut biçimde navlun endeksinin düşmesine neden olabilir. İşte bu değişim, rotaları yeniden çizecektir.
Burada yer alan bilgi, yorum ve tavsiyeler yatırım danışmanlığı kapsamında değildir.
Yorumlar ( 0 )